Evrim Ağacı Soruları: Sekiz Büyük Felsefi Soru

(Evrim Ağacı sitesinde, “BELKİ DE HİÇBİR ZAMAN ÇÖZEMEYECEĞİMİZ SEKİZ BÜYÜK FELSEFİ SORU” başlığı altında yayımlanan soruları grubun bir yöneticisi, 13.02.2019’da Evrim Ağacı grubunda paylaştı. Bu paylaşıma, aşağıdaki yazımla cevap verdim)

 

BİLİMİN FİLME DÖNÜŞTÜĞÜ NOKTAYA SAVRULMAK
İnsanın gerçeklik algısı değişmemeli…



1. NEDEN “HİÇBİR ŞEY” YERİNE “BİR ŞEYLER” VAR? 

Biz gerçeğiz, hayali varlıklar değiliz. Evren de gerçek…

New Age ve mistik akımlar, özellikle bizim ve evrenin gerçekte var olmadığını savunuyorlar. O yüzden kaostan yana olan ateizm ile mistik akımlar (modern zamanlarda New Age), gerçekte var olmadığımızı savunma konusunda uyuşmaktadırlar. Kendi uyuşmaları, kendi sorunları… Ama insanları da uyuşturmak istiyorlar. Şey (varlık) yerine, hiçi, hiççiliği tercih etmek, varlıktan rahatsız olmak, yokluğa özlem duymaktır. “Keşke toprak olsaydım” (Ya leyteni kuntu turâba) gibi. Nebe, 78/40

Bilimden söz eden birinin, “Evrenin gerçek olmama ihtimali var” tartışması, kendi bindiği dalı kesmek anlamına geliyor. “Bilim, her şeyi tartışır” sözü bir safsatadır. Çünkü bilimin de tartışılmazları (postulat/koyutları) vardır. Örneğin, bir insanın fare, farenin aslan, aslanın kavak ağacı, kavak ağacının maymun, maymunun güneş olup olmadığını tartışmak absürtlüktür; bilim karşıtlığıdır.

2. EVRENİMİZ GERÇEK Mİ?
Evrenin gerçek olmadığı tezini, daima bilim karşıtları ve rasyonel düşünceden uzak akımlar savunmuştur. Platon ve Plotinos, İbn Arabi gibi vahdet-i vücutçular, varlığın olmadığını, olsa bile gölge veya yansıma (tecelli, tezahür) olduğunu iddia etmişlerdir. Bu iddialar, insanlığa hiçbir şey katmamıştır. Bu iddialarla vakit geçirenler, dünyadaki sömürülerin ve istismarların daha büyümesine zemin hazırlamışlardır.

Mademki evren gerçek değil, mademki var değiliz, mademki yokuz, o zaman cinayetler de yoktur. İnsan var değil ki! İnsan diye bir varlık olmayınca, ‘birileri öldü’ sözü havada kalmaktadır. Bu düşünceye göre, insan zaten yoktur!


Mademki var değiliz, mademki yokuz, o zaman hırsızlık da yoktur. Mal yoktur ki onun çalınması mümkün olsun. Sen evinin, aracının var olduğunu sanıyorsun. Bu bir hayaldir. Aracını birisi gasp ederse, gerçeklik algısı olmayanlar, gerçekte var olmayan, hayali araç için mücadeleyi gereksiz görürler. Pasif iyi olmayı öğütlerler, oysa pasif iyi olanlar, aktif kötüleri örtülü biçimde desteklemeye adaydırlar. Çünkü mal da yalandır; mülk de.. Onlara göre aslında her şey, bir hiçtir.


Mademki var değiliz, mademki yokuz, o zaman haksızlık da yoktur. Olmayan, var olmayan bir konuda haksızlık mı olur?

Yokluğu savunanlar, kosmos’dan hiç hoşlanmıyorlar. Kaos daha bir işlerine geliyor. Oysa kosmos olmasa, bilim de olmaz. 


3. ÖZGÜR İRADEMİZ VAR MI?
Gerçeklik algımızla oynayanlar orda kalmazlar. “Sen aslında özgür değilsin” diyerek akıl oyunlarıyla insanı ikna etmeye çalışırlar. Bunu kaostan yana olan ateistler; nöronların, sinapsların veya koşulların baskısından; mistik düşünce sahipleri ise, önceden her şeyin belirlendiği ve kaderin mahkumu olduğumuzdan söz ederek özgür iradeyi reddederler.

Diyelim ki özgür irademiz yok. Bu düşünceye göre cinayet işleyenlerin de özgür iradesi yoktur O zaman onları suçlayamayız. Hırsızların özgür iradesi var mı? Yok… O zaman onlar da suçsuz… Zalimlerin özgür iradesi var mı? Yok… Onlar da suçsuz… Suç diye bir şey var mı? Yok… 
Gördüğümüz gibi, “Özgür irade var mı?” tartışması, iyi niyete dayanmıyor.


4. TANRI VAR MI?
Tanrı’nın ontolojik varlığı tartışmaları, kaostan yana olan ateist ve mistik panteist marjinallerin tartışmasıdır. Tanrı, kendisini ontolojik olarak anlatmak isteseydi, görünür dünyada kendisini gösterirdi. O, onun yerine insanla Kitap yoluyla ilişki kurdu. Kitap, din, peygamber insanlara, kabul ederseniz veya etmezsiniz, bilgi getirdi. Peygamberler, insanlara Tanrı’nın ontolojik (fiziksel) varlığını anlatmak için görevlendirilmedi. Zaten elçilerin gittikleri toplumlar, O’nun varlığını kabul eden insanlardı. Peygamber’in babasının adının Abdullah (Allah’ın kulu) olması, peygamber doğmadan önce de Allah konusunda bir mutabakat olduğunu göstermiyor mu?


Tanrı, insana, varlığıyla değil, mesajı (bilgi/epistemoloji) ile hitap etti. Neydi o bilgi… Akıl, barış, özgürlük, vicdan, hak, adalet, sorumluluk… Dinden geçinen istismarcılar ise, bu kavramları tersyüz ettiler ve İslam’ı tanınmaz hale getirdiler. İslam kavramının anlamı, barış demektir; birileri onu savaş dinine çevirse de…

RASYONEL AHLAK SAHİBİ BİR İNANANA GÖRE;
Tanrı demek, akıl demektir.
Tanrı demek, barış demektir.
Tanrı demek, özgürlük demektir.
Tanrı demek, hak demektir.
Tanrı demek, adalet demektir.
Tanrı demek, vicdan demektir.
Tanrı demek, sorumluluk demektir.


Kaostan yana olan ateistler ve mistik panteistlere göre tanrı, doğanın kendisidir. Tanrı doğa olsa, sence doğanın; akıl, barış, özgürlük, vicdan, hak, adalet, sorumluluk olması, bu değerleri doğanın temsil etmesi mümkün mü, mümkün olsa bile doğanın etkileme gücü var mı?


5. ÖLÜMDEN SONRA YAŞAM VAR MI?
Ölümden sonra yaşamdan kimler rahatsız olur? Zalimler, katiller, caniler, sorumsuzca yaşayanlar; insana, canlılara ve doğaya zarar verenler…
Sen inanmıyorsan, inanma…
Ama varmış gibi yaşayanlar, gerçekten var olduğuna inanarak yaşayanlar, daha sorumlu yaşamazlar mı? Sen de havuç ve sopa ilişkisi diye söylen dur…

İnsanların hepsi böyle mi? İnananlardan cana kıymayanlar, çalmayanlar, zulmetmeyenler, onlar kötülük yapmazlar iken bunun yanlışlığına inanmadan mı yapıyor, salt ateş korkusu mu, yahut hepsi böyle midir? Annen ve baban birbirine zarar vermezlerken, hep kafalarında Cehennem korkusunu mu yaşıyorlar, yoksa saygı ve sevginin bir gereği olarak mı? Ahiret bilinci de bu bilinci güçlendiriyor mu?



EN İYİ AHLAKİ SİSTEM HANGİSİ?
En iyi ahlaki sistem; akıl, barış, özgürlük, vicdan, hak, adalet, sorumluluk gibi değerleri koruyan ve geliştiren sistemdir.

Ahlak, doğuştan getirdiğimiz özelliklerimizi korumayı amaçlar. Bölgesel değerlere töre, tüm insanlık tarafından kabul gören ortak değerlere ahlak denir. Elbette bunun da istisnaları olur. Ahlak, insanın zarar görmesini ‘kötülük’, insanın sahip olduğu olumlu yönünü korumayı ve geliştirmeyi ‘iyilik’ olarak görür. 

Ahlakın rasyonelliğini savunan Kant (1724 – 1804), ahlakın evrenselliğini şu teziyle desteklemiştir:
“Öyle davran ki, senin istencinin (iradenin) maksimi (öznel ilkesi) her zaman genel bir yasa koymanın ilkesi olarak geçerlik kazanabilsin.” 

Dinli-dinsiz herkesin ortak sabitesi ahlaktır. Ahlakın yasal bir karşılığı yoktur. Tüm dinlerdeki ortak sabiteler de ahlaktır. Bilimsel ahlaka etik diyoruz.

Rasyonel olmayan ahlak, ahlaksızlık üretir. Bir sınıfın, bir ulusun, bir ülkenin ahlakı olmaz; töresi olur. 

Not. Umarım bu topik ve paylaşım kaldırılmaz.

AYRICA KONUYLA İLGİLİ YAZARIN DİĞER YAZILARI İÇİN BKZ.

Ateistçe Sorular: Çocuklar Neden Ölmektedir ve diğerleri

Ateist, Ahlaki Erdemlere Bağlı Müslüman Kadar Erdemli Olabilir Mi?

Ateistler Kimdir, Ne İstiyorlar? 

Ateizmde ve Deizmde Paradigma Sorunu

Moda Akımların Rüzgârına Kapılarak İtibar Ve Güç Kazanmak (Ateizmi ve Deizmi slogana ve şov aracına dönüştürmek)  

Dinlerde Tanrı Anlayışı

Evrim Tarihi

 

 

İşte o sorular:

BELKİ DE HİÇBİR ZAMAN ÇÖZEMEYECEĞİMİZ 8 BÜYÜK FELSEFİ SORU

 

Evrim Ağacı grubundaki paylaşım linki:

https://www.facebook.com/groups/evrimagaci/permalink/2351039641626838/

Yorumum:

https://www.facebook.com/groups/evrimagaci/permalink/2351039641626838/?comment_id=2351384784925657&comment_tracking=%7B%22tn%22%3A%22R%22%7D  

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir