Sözün Anlamı, Önemi, Değeri, Ağırlığı ve Gücü

SÖZÜN ANLAMI, ÖNEMİ, DEĞERİ, AĞIRLIĞI VE GÜCÜ
İnsani ve ahlaki değerler içeren söz ve emek, değerlidir. Söze ve emeğe değer vermeyen toplumlar, genellikle görüntüyü, gösterişi, gücü, markayı ve karizmayı yüceltirler. Değerli olmayı görüntüye ve güce indirgeyince, hak yerini bulmaz ve insan hak ettiği değere kavuşamaz.

Doğru söz, yerinde ve zamanında değerlidir; öyle ki tüm gerçekliğiyle ortaya çıktıkça, hakikatin daha bir anlamlı ve değerli olduğu anlaşılır. Batıl söylemler ise, hiçbir yerde ve hiçbir zaman değerli olmaz ve asla ayrıntılarıyla sunul(a)maz, ayrıntıları ortaya çıktıkça, istenilen albeniyle sunulsa dahi, değersizliği de ortaya çıkar.

Elbette insan, görüntüden ve güçten etkilenebilir, ama etkilenmenin yoğunluğu ve derinliği artınca, kişi salt buna odaklanınca, görüntü ve gücün etkisi belirleyici hale gelir. Böylesi etkilenme; kişinin kararlarını, son sözünü, duruşunu, bakışını, anlayışını değiştirir. Hak söze ve emeğe değer vererek değişen insan daha sahici değişir ve aynı zamanda gelişir.

Standart saygı için insan olmak, canlı olmak yeterlidir, özel bir emek gerekmez. Ama sevgi için emek gerekir. Değerli emek; bilinç, söz, zaman, enerji ve yeterli donanım olmadan gerçekleşmez. Doğru söze ve emeğe değer veren toplumlara değerli ve gelişmiş toplum diyoruz. Elbette ki her toplumda bunlar farklı karşılık görebilir. Ama insanlar, değerlendirmelerini, istisnalar üzerinden değil çoğunluğun uygulamalarına bakarak yaparlar.

İNSANA DEĞER VEREN TOPLUM, SÖZE VE EMEĞE DEĞER VEREN TOPLUMDUR
İlkesiz ve güce tapan toplumun (Cahiliyye) temel özelliği, sözü ve emeği değersizleştirmektir. Bir yere giriyorsun, ama insan yerine konmuyorsun.
Ne demek bu?
Sözünüze değer verilmiyor.
Neden?
Çünkü güçlü değilsiniz.

Çalışıyorsunuz, bir şeyler yapıyor, bir şeyler üretiyorsunuz, ama emeğinize değer verilmiyor.

Ne demek bu?
Emeğinin karşılığını alamıyorsunuz.

Şöhretler ve meşhurlar, senin verdiğin emeğin binde birini verseler, sana layık görülenin bin katını alabiliyor.
Neden?
Çünkü sizin sözünüz ve emeğiniz değersiz görülüyor.

Peki, bu durumda siz ne hissedersiniz?
Küçümsendiğinizi, insanca karşılık bulmadığınızı ve değer verilmediğinizi.
Çünkü siz tek değilsiniz, sizden onlarca, yüzlerce, binlercesi var…

Allah, söze değer verdiği için Kitabı söz olarak gönderdi. Adına kelam dedi, kelamullah, Allah’ın kelamı…

İsteseydi, gücünü kullanarak hepimizi hizaya getirebilirdi, ama bunu yapmadı, bu yolu seçmedi. İnsanı özgür bıraktı. Onu özgür irade sahibi kıldı. Doğru veya yanlış, iyi veya kötü istediğini seçme hakkı verdi.

İslam’a giriş sözle oluyor. İslam’a davet sözle oluyor. Dürüst olarak yaşamak da sözle oluyor. İkiyüzlülük de sözle oluyor. İslam’dan çıkış da sözle…

Ayetlerdeki ana vurgu söze değer verilmesi üzerine… Söze bağlılık, ahde vefa çok önemli…

Sözünde durmayan insandan davranış değişikliği beklenmiyor. Sözünde durmayan insanın sözünün ne bir önemi var, ne bir değeri, ne de bir ağırlığı…
Böyle birinin sözü, artık söz olarak kabul edilmiyor.

Allah’ın elçileri, insanlarla ve toplumlarla sözlü iletişim kurdular. İşte ilahi mesajı duyurmak (tebliğ) sözle gerçekleşiyordu. İnsanları, güç kullanarak değil, sözle dönüştürdü ve geliştirdiler.

“Sana düşen hakkı iletmektir. Sen onların başında bekçi değilsin.” (En’am, 6/107)
“Dinde zorlama ve mecbur etme yoktur” (Bakara, 2/256) ilkesiyle, gücün değil sözün değerine ve gücüne vurgu yaptı.
Yaratıcı, “İnsana kendi emeğinden başkası yoktur” (Necm, 53/39) ilkesiyle ne denli emeğe değer verdiğini ortaya koydu.

Elçiler ve onların yakın dostları, doğru söze ve emeğe değer verdiler. Bundan dolayı güvenilir toplum inşa ettiler. Onlar, taraftar ve kelle sayısına, kaba kuvvete ve silaha yatırım yapmadılar.

Cahiliye (ilkesiz ve hukuksuz anlayışlar), kendilerini güç ve gösteriş üzerinden ifade ediyor.
Oysa hak, doğru sözle hak; adalet, bu sözün eyleme dönüşmesiyle, kısaca emeğin değer kazanmasıyla gerçekleşiyor. 11/09/2017

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir