Sevgi, Enerji Kaynağı ve Umut Deposudur

SEVGİ, ENERJİ KAYNAĞI VE UMUT DEPOSUDUR

Tembelliğin en önemli nedenlerinden biri de sevgisizliktir. Sevgi görmemeden değil, sevgi duymamadan söz ediyorum. Çünkü sevgi, büyük bir enerji ve motivasyon kaynağıdır; insanı harekete geçirir, ona yorgunluğu unutturur.

Sevgi, sözle anlatılmaz. Sevgiyi, dostluğu, dürüstlüğü, bilinci sözcüklerle ifade etmesi oldukça zordur, onlar sözcüklerle sınırlanamaz. Belki anlamak isteyenlere örneklerle, benzetmelerle açıklanır. Nitekim sevgi üzerine çok şey söylenmiştir.

Sevgi, yaşar ve yaşatır. Sevgi; ruhtur, coşkudur, canlılıktır, harekettir, dinamizmdir, eylemdir. Sevgi emek ister, emekle büyür. Sevgi çocuk gibidir; her an ilgi ister. Sevgi çiçek gibidir; günlük bakım ister, sık sık sulamak, havalandırmak gerekir. Aksi takdirde zamanla solar.

Sevgi, doğal ve doğrudur. Sevgi, iyi insandır; hesapsız, entrikasız, iyi niyetli iletişim ister. Sevgi dosttur; konuşmak ister, dinlemek ister, anlaşılmak ister, anlayış ister, çözüm ister, çözümleme ister.

Sevgi, umuttur. Sevginin geleceğe dair güçlü beklentileri vardır. Bu beklentileri, kişisel değildir. Başkasıyla, ötekisiyle ilgilidir. Sevginin egemen olduğu dünyada kavga, çatışma ve savaş olmaz. Hayata geniş açıyla bakan insanlarda, başkası ve ötekisiyle ilgili beklentilerin getirilerinin kendisini de kuşatacağının bilinci egemendir. Yaşanan her olayda yalnızca kendisi değil daha pek çok varlık var; insanlar, hayvanlar, kuşlar, ağaçlar, bitkiler, ve dahası tüm doğa…

Ben merkezli (egosantrik) yaşamak sevgiden yoksun yaşamaktır. Donuk-sönük veya uçuk-kaçık kişiliğin geleceğe dair beklentisi kişisel hırs ve ihtiraslarından öteye geç(e)mez. Kişisel hırs ve ihtiraslarının kurbanı olanlar için yalnızca kendileri ve kendi çıkarları söz konusudur. Bu çıkarlar, insanı edilgen ve pasif kılar veya sahte bir biçimde harekete geçirir; coşkulu görüntüsü verir. Bu ise, onun doğal bir iç bilinci değil ucuz, basit, sıradan, behimi (akıldan yoksun canlılara özgü) olan birtakım içgüdüsel eğilimleridir.

Hepimiz biliriz ki insansız dünyada ahlaktan söz edilemez. Sözgelimi dağ başında veya bir mağarada inziva hayatı yaşayan kişi, birtakım düşüncelere dalsa da, bedenine eziyet etse de insanın olmadığı ortamlarda herhangi bir ahlaki gelişme gerçekleşmez. O yüzden ahlak, kişiyi aşan başkalarıyla ve ötekileriyle ilgili durumlar için geçerlidir. Onlara karşı tutum ve davranışlarımız, onların sorunları ve sıkıntıları karşısındaki tavrımızdır. Tembel insanlar, iç enerjisi olmayan, diğer bir ifadeyle sevgi deposu boş olan kişiler, böylesi işleri gereksiz ve anlamsız bulurlar.

Evrensel saygı (zihinsel kabul) ve sevgi (duygusal yakınlık), insan hayatında, onu güçlü kılan iki temel kavram… Sevgiyi, yalnızca anne-baba ve karşıt cins gibi biyolojik ihtiyaçlarımızı karşılayan kişilere; saygıyı, yalnızca hemfikir olduğumuz kişilere karşı yönelttiğimizde, hem kendi içdünyamızı, hem de sosyal çevremizi daraltmış oluyoruz.

Oysa sevgiyi, ortak değerlere sahip (hemfikir) olduğumuz kişilere, onlarla hemfikir olduğumuz oranda; saygıyı, sevgi duyduğumuz kişilere ek olarak, hemfikir olmasak bile, saygısız davranmayan kişilere de, onlar saygılı davrandıkları oranda, ırk, renk, milliyet, cinsiyet ve kültür ayrımı yapmadan tüm insanlara yönelttiğimizde, hem içdünyamız, hem de dış dünyamız genişler. Ufkumuz genişler; daha insancıl ve barışçıl bir kişiliğe sahip oluruz. Tüm insanlar, Allah’ın, hak ve imkan tanıdığı insanlar olduğuna göre, herkesin bugün olmasa bile, bir gün ‘iyi ve erdemli’ olma ihtimalini göz önünde bulundurarak, saygı ve sevgi konusunda evrensel bir standarda sahip olabiliriz. Bu, insani değere sahip olmanın bir yoludur.

İnsani değerlere sahip olmadan ahlaki değerlere; ahlaki değerlere sahip olmadan evrensel (tanrısal dini) değerlere sahip olamayız.

Şurası deneyimlerimizle sabittir ki sevgisiz dünyada umutsuzluk hakimdir. Umutsuzluğun olduğu yerde her şey anlamını yitirir. Sevgisi olmayan kişinin hayatında yaşam enerjisi, gözünde ışıltı, yüzünde renk, sözünde doğruluk, doğallık ve akışkanlık görülmez. Sevgisiz dünyada renk yoktur, yüzler gülmez. Ruhsuz, cansız, hareketsiz, donuk ve eylemsiz kişilik ya da yapay canlılığa ve coşkuya sahip kişilik, gerçek sevgiden habersizdir, dost değildir, dürüst değildir, güven vermez, güven duymaz, evrensel bilince ise hiç sahip değildir.

Sonuç olarak insan, enerjisini sevgiden ve geleceğe olan umudundan alır. Bu sevgi ve umut, başkalarının ve ötekilerin çıkarlarını da kapsar. Bu gezegende hiç kimse, kendi emeğiyle hak ve adalet adına ortaya koyduğu değerler dışında, bir diğerinden daha özel ve daha ayrıcalıklı değildir, olmamalıdır.

KONUYLA İLGİLİ YAZARIN DİĞER YAZILAR

Saygı ve Sevgi Üzerine

Sevgi, Umudunu Kaybetmez (ŞİİR)

Kur’an’da Sevgi ve Bekleyiş Kavramları

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir