HEY SEN ORDA MISIN…???
İnsan hayatına yön verme iddiasında olan bir Kitab’ın, insan karakterlerinden bahsetmemesi düşünülemez. Allah bu Kitapta rolleri dağıtmamış, karakterleri tanıtmıştır.
Sen şimdi
Adem mi olacaksın, İblis mi?
İbrahim mi olacaksın, Nemrut mu?
Musa mı olacaksın, Firavun mu?
Hakkı ve sabrı tavsiye edip salih ameller üretmeye mi talipsin yoksa Samiri bir yaşam mı istediğin ?
Üretmeden tüketirsen sen de yavaş yavaş tükenirsin ve üretenlere, emek verenlere karşı bilinçaltında biriken sinsi duyguları ömür boyu gizleyemezsin…
Üzülmek en çok da emek verenlerin hakkıdır.
“Onların söylediklerinin hakikaten seni üzmekte olduğunu biliyoruz. Aslında onlar seni yalanlamıyorlar, fakat o zalimler açıkça Allah’ın âyetlerini inkâr ediyorlar.” En’âm Suresi 33. Ayet
Allah bu ayette “üzüldüğünü biliyorum” derken aslında Resulun emeğine bir geri dönüt veriyor, emeğini onlar görmezden gelse de ben görüyorum diyor.
Unutmayın.!!!
Emeği değersizleştirmeye çalışmanın en önemli belirtisi onu görmezden gelmektir.
Sadece insanların değil Allah’ın emeği de görmezden gelinebilir.
Allah bu Kitabı göndererek insana emek vermiştir.
İnsan ise bu Kitab’ın hükümlerini görmezden gelerek bu emeği değersizleştirir.
Nasıl mı…???
Allah, “ben kuluma yeterim” der,
İnsan, kapı kapı gezip şefaat dilenir…
Allah, “ben kuluma yakınım” der,
İnsan, Allah’a yaklaşmak için araya birilerini koyar…
Allah, “kendini yeterli görüp kibirlenen azar” der,
İnsan, “ben böyleyim, değişemem, atalarımdan böyle gördüm” der…
Allah, “ya iyilik yapın ya da iyilik yapanlara yardım edin” der,
İnsan, yap(a)mıyorum Allah beni bağışlasın der…
Allah, “başınıza gelenler kendi ellerinizle yaptıklarınız yüzündendir” der,
İnsan, kader der geçer…
Allah, verin der,
İnsan, Allah versin der…
Onlara, “Allah’ın size verdiğinden siz de ihtiyaç sahiplerine verin dendiğinde, nankörlüğe sapanlar, Allah’a güvenenlere şöyle derler: ‘Allah’ın, dilediği takdirde yedirip doyuracağı kişiyi biz mi doyuracağız?'” Yasin Suresi – 47.Ayet
Öyle ya…!!!
Nasıl olsa ben bugün;
Şu kadar Fetih Suresi okudum…
Şu kadar namaz kıldım…
Şu kadar hatim ettim….
Bu kadar zikir çektim…
Bu gece sabaha kadar teheccüd kıldım, der…
Peki ya bugün;
Bir dostuna telefon, açıp “kardeşim bir ihtiyacın var mı” diyebildin mi…?
Bir yetimin başını okşayıp, ihtiyacını karşılayabildin mi….?
Kiracına, “kış geldi haliyle masrafların arttı, bu ay bendensin” diyebildin mi…?
Çaresizlikten dolayı kullanmak zorunda kaldığı kredi kartlarının asgarisini bile zor ödeyen bir arkadaşının yarasına biraz da olsa merhem olabildin mi…?
Çalıştırdığın işçine bu zor zamanda bir maaş daha verip “al kardeşim bana çok emeğin geçiyor, bu da benden olsun” diyebildin mi…?
Bu kış gününde fukara bir aileyle bir tas çorbanı paylaşabildin mi…?
“Biz size Allah rızası için veriyoruz; sizden ne bir karşılık ne de bir teşekkür bekliyoruz.
Doğrusu, sıkıntı ve dehşet dolu bir günde Rabbimize vereceğimiz hesabın korkusunu duyuyoruz!” (İnsan Suresi 9-10)
diyebildin mi…???
Emek ver…
Aş ver…
İş ver…
Bilgi ver…
İlgi ver…
Zaman ver
ama ne olur boş verme…
Ver çünkü;
Allah bizden almak için istemez, bize daha fazlasını vermek için ister; bu yüzden vermek güvenmektir, en çok verenler Allah’a en çok güvenenlerdir. Çünkü sahip olmaya değil şahit olmaya ve yaptıklarımıza Allah’ı ve insanları şahit kılmaya geldiğimiz bir dünya burası… Ve asra yemin olsun ki insanlar hüsrandadır ancak Allah’a güvenen, faydalı işler yapan ve bu faydalı işleri hak için sabırla tavsiye edenler müstesna…
Günümüz insanın bu hastalıklı düşüncelerden kurtulması lazım. Bunun için hepimize daha çok pay düştüğünü düşünüyorum.Bunun da sizin sayenizde farkında oldum.Eğer Kur’an okumayı, okuyup anlamayı anladığını ise hayata taşıyabilmeyi başaran bir toplum ve ümmet olabilirsek işte o zaman kazanan bizler olacağız. Allah hepimizi şahit kılmayı nasip eylesin.