Çocuk ve Ergen Gelişimiyle İlgili Öğrenme Kuramları

ÖĞRENME KURAMLARI

Psikoloji Tarihi’ni[1] incelediğiniz zaman gelişim psikolojisi ve öğrenme kuramları hakkında çeşitli görüşlerin yer aldığını görürsünüz. Bu kuramlardan herhangi kuramın görüşlerinin savunucusu veya sözcüsü konumundaki birini dinlediğiniz, yahut bu görüşleri okuduğunuz zaman ona hak verirsiniz. Başka zaman bir başka kuramın görüşlerini dinleyin veya okuyun, ona da hak verebilirsiniz. Çünkü her biri, insan doğasına farklı açıdan yaklaşarak tezlerinin bir kısmında veya büyük kısmında oldukça ikna edici ve doyurucu bilgiler sunmuş ve saptamalar yapmıştır.

Diğer taraftan, sizin bağlı olduğunuz düşünce veya inanç sistemi açısından kuramı incelerseniz, her kuramda birtakım eksiklikler de göze çarpar. Bu düşünce veya inanç sistemi, köklerini hangi değerlere dayandırıyorsa, elbette o perspektiften bakar ve buna göre değerlendirme yaparsınız.

Kök değerler; her insanın özgünlüğünü, farklı bileşkeler sonucu ortaya çıkan yeteneklerini, özgür iradesini ve sorumluluğunu göz ardı etmiyorsa, ve bunların her biri hak ve adalet ekseninden bağımsız değilse, bir de bilinçli ortaya konan her eylemin ve davranışın bir bedeli olduğu esasına dayanan dinamik bir ilahi adalet sistemi söz konusu ise, gelişim kuramları karşısında yapacağınız sentezleme daha evrensel ve daha kalıcı olacaktır.

Çocuk için aslolan, sağlıklı beslenmenin ve sağlıklı diyalogun olduğu ortamda, onun yetenekli olduğu alanlarda onu geliştirici iyi bir eğitimdir. Çocuğun başarısı, doğrudan zekâyla değil, beslenme ve eğitimle ilgilidir; kuşkusuz zekâ, bu süreci hızlandırabilir. Kabul etmek gerekir ki çocuklarda başarı veya başarısızlık anlamında ortaya çıkan sonuç, emeğin bir ürünüdür. 500 kez, 1000 kez, piyanonun sadece 3 tuşuna basan bir çocuk, zeki olmasa da, nota seslerinin arasındaki farkı bilir ve bazı notaların ayrımını yapabilir.

Çocuklara, çok tekrarla dersleri, piyanoyu, tarlayı, bahçeyi, bilgisayarı öğretebiliriz, çok tekrarla çok şeyi öğretebiliriz. Doğrudan kendi aleyhine olmasa da, kötülüklere karşı çıkmayı, doğrudan kendi lehine olmasa da, iyilikleri desteklemeyi teşvik edebiliriz, özendirebiliriz, cesaretlendirebiliriz, ama onun, kime ve neye tepki göstereceği, kimi ve neyi tercih edeceği, ona ait bir tutumdur; tercih ve tepkiyi, dilediğimiz anlayışı, duruşu, bakışı, diğer bir ifadeyle, hakkaniyete inanmayı öğretemeyiz.

Mizaç + karakterin toplamı olan kişiliği, sahiplenmeyi, inanan gibi bir konuyu, bir argümanı savunmayı öğretemeyiz. Kötülüklere karşı sağlam bir duruşa sahip olmak, bir tercihtir, bir seçimdir. Özgür iradeyle seçilen bir tercih…

İnsan robot değildir. Tekrarlarla öğretilenler ile kişinin kendi özgün ve özgür iradesini birbirine karıştırmamalıyız. “Sen sevdiğin kişiyi, doğru yola iletemezsin (hidayete erdiremezsin)” (Kasas, 28/56) ayeti, bunu anlatıyor.

Watson der ki: “Bana rastgele bir bebek verin; soyu sopu, yetenekleri, eğilimleri, becerileri ve benzerleri ne olursa olsun, ondan istediğim şeyi yaratayım: Bir doktor, avukat, tüccar; hatta bir hırsız, bir katil.”[2] Çocuktan istediğini yaratma iddiası, insanı, programlanabilir bir robot veya hayvan gibi düşünmekten kaynaklanıyor olmalı. Davranışçı ekol, bunu savunuyor. İtiraz edenlere de psikoloji, bir bilimdir diyor.

İki şeyi birbirinden ayırmak gerekiyor. Çocuğun iradesi dışında kalan konularla, iradesinin geçerli olduğu konuları… Evet, çocuklara, kötülüklere tepki göstermeyi ve iyilikleri desteklemeyi öğütleyebiliriz. Ama bir konuda, sonuna kadar dimdik ayakta durmak, inançlı gibi bir argümanı savunmak, tamamen kişisel tercihtir.

Çocuk, iyiliğin, doğruluğun, güzelliğin özendirildiği bir ortamda, özgürce yetişirse, kendi seçimlerini yapar; muhtemelen bu seçimler, doğruluk ve güzellik yönünde olur. Ama bunu kimse garanti edemez. Özgür bir ortam yoksa, çocuk, ailenin fikirlerini emaneten savunur.

ORİJİNAL MAKALE  20 SAYFADIR. 
MAKALENİN TAMAMINI PDF OLARAK İNDİR 

[1] Bkz. Frank J. Bruno, Psikoloji Tarihi; Gustav Jahoda, Sosyal Psikoloji Tarihi; Duane P. Schultz & Sydney Ellen Schultz, Modern Psikoloji Tarihi

[2] Rasim Bakırcıoğlu, Ansiklopedik Eğitim ve Psikoloji Sözlüğü, s.2359

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir