“YA SİN – EY İNSAN” – Yasin hakkında Dile Getirilmeyenler

   “YA SİN – EY İNSAN” – Yasin hakkında Dile Getirilmeyenler

Bu yazıda Yasin suresi hakkındaki bazı yanlış anlayışlara ve suredeki önemli bazı konulara değinilecektir. Yasin Suresi, Kuran surelerinin en meşhurlarından birisidir. Genellikle mezarlıklarda, cenaze törenlerinde ve cenaze evlerinde okunur. Kaynaklara bakıldığında, Yasin Suresi’nin ölülere okunması hakkında Kuran ayeti olmadığını, hadis rivayetlerinin de sahih kabul edilmeyen kitaplarda geçtiği görülür.

Yâsîn sûresinin ölüler için veya ölmek üzere olanların yanında okunmasını tavsiye eden rivayetler ise zayıf sayılmıştır.” (Diyanet İslam Ansiklopedisi, Yasin Maddesi).

“Ölünün ardından Yasin veya diğer surelerin (Kuran) okunmasıyla ilgili mevcut hadislerin kaynaklarına bakıldığında, bir ikisi dışında, bunların İslam bilginlerince sahih ve sağlam olarak kabul edilen Kütüb-i Sitte veya Kütüb-i Tis’a gibi kitaplarda değil, ya ikinci derecedeki hadis kaynakları olan eserlerde veya Peygamberimiz adına sonraki dönemlerde uydurulan rivayetleri toplayan ve değerlendiren çalışmalarda yer aldığı görülmektedir.” (Mustafa Özel, Ölünün Ardından Kur’an-ı Kerim Okunmasının Dini Dayanakları, s. 482)

   Uygulama olarak, Hz. Peygamberin (as) ve sahabelerin Yasin suresiyle ilgili böyle bir uygulama yaptığına dair bir bilgi bulunmamaktadır. Dolayısıyla, Yasin Suresi okunması, cenaze sırasında insanın Allah’a yönelme ihtiyacıyla; kitabımızı, dinimizi tekrar hatırlatması işlevi olan daha çok bir kültürel bir olgudur.

Gerçek şu ki, toplumda dindar veya dinle ilgisi olmayan çoğu kişi, Kuran’ı ya hiç okumuyor, ya da sadece cenazelerde ve özel zamanlarda, anlamadan okuyor. Anlamayınca da içerisinde ne yazdığı bilinmiyor. Sureye baktığımızda, yeryüzüne bakarak insanın şükretmesini tavsiye eden pek çok ayet olduğunu görüyoruz.

 

   Peki, Yasin sûresinde özetle ne anlatılıyor?

“Onda hurmalardan, üzümlerden bahçeler oluşturduk, ondan pınarlar fışkırttık;  Ki onun ürününden ve ellerinin yapıp ettiğinden yesinler. Hâlâ şükretmiyorlar mı?” (36/Yasin 72,73)

“O hayvanları bunlara boyun eğdirdik. Onlardan binekleri vardır ve onlardan bir kısmını da yiyorlar.  O hayvanlarda bunlar için birçok yararlar var, içecekler var. Hâlâ şükretmiyorlar mı?” (36/Yasin 34,35)

   Bunun yanında, kendilerine hakikat geldiğinde onu reddedenlerin tavırları da surede  anlatılmaktadır:

 “Ve onlara: ‘Size Allah’ın rızık olarak verdiklerinden infak edin’ denildiği zaman, o inkâr edenler iman edenlere dediler ki: ‘Allah’ın, eğer dilemiş olsaydı yedireceği kimseyi biz mi doyuracağız? Gerçekten siz, apaçık bir şaşkınlık içindesiniz.’” (36/Yasin 47)

 “Kendi yaratılışını unutarak bize karşı misal getirmeye kalkışıyor ve: «Şu çürümüş kemikleri kim diriltecek?» diyor.” (36/Yasin 78)

 

Yasin Suresinde en önemli ayetlerinden biri ise şudur:

 “Biz ona (peygambere) şiir öğretmedik. Zaten ona gerekli ve uygun değildir. Ona vahyedilen, bir öğütten ve apaçık bir Kuran’dan başka şey değildir.  Diri olanı uyarsın ve inkarcılar üzerine (azap) söz gerçekleşsin diye indirilmiştir.” (Yasin 69-70)

   Bu ayeti  şiirin o dönem için ifade ettikleriyle -Muallakatı Seba olarak en beğenilen yedi şiirin Kabe duvarına asılarak ödüllendirilmesi, şiirin seçkinlik ve saygınlık değeri olmasıyla-  beraber düşündüğümüzde şiirin o toplumda küçümsenen değil saygı duyulan bir yazın olduğunu anlarız.

Allah, “şiir öğretmedik” diyor. Bundan çıkarılan genel yorum, “Şiiri insanlar yazar, Kuran ise şiir (yani insan ürünü) değildir, o Allah tarafından gönderilmiştir” şeklindedir.  Ancak, ayette vurgulanmak istenen eğer “Kuran bir şiir değildir, bir vahiydir”  demek olsaydı, devamında Kuran’ın insan ürünü olmadığına, Allah tarafından indirildiğine vurgu yapılabilirdi. Ancak Peygambere öğretilen şeyin “Allah’tan bir vahiy olduğu” vurgulanmaya çalışılmıyor. Vurgu, Kuran’ın bir vahiy olması tartışmasında değil, vahyedilen şeyin niteliği ve “ne için” olduğundadır. Peygambere gönderilen şeyin amacına vurgu yapan ve amaca bakmamızı öğütleyen bir ayettir bu.

Çünkü Allah’ın Kuran’ı Peygambere öğretmesinin asıl amacı, şiir gibi insanların duygulanması, etkilenmesi, hüzünlenmesi değildir. Allah Kuran’ı Kerim’i edebiyat olsun diye indirmemiştir. Yaşayan insanlara bir öğüt, uyarı, mesaj olsun diye indirmiştir. Burada “yaşayan (diri) insan” ifadesi de çok önemlidir. Yeryüzünde yaratılanlara şükretmeye, mallarından ihtiyaç sahiplerine infak etmeye muktedir olan kişiler (yani ayetlerin muhatabı) asıl olarak yaşayan-diri kişilerdir.

 “Biz o peygambere şiir öğretmedik. Zaten ona gerekmezdi de. Ona vahyedilen, bir öğütten ve apaçık bir Kuran’dan başka şey değildir.  Diri olanı uyarsın ve inkarcılar üzerine (azap) söz gerçekleşsin diye indirilmiştir.” (Yasin 69-70)

 


 

“İnmemiştir hele Kuran şunu hakkıyla bilin

Ne mezarlıkta okunmak ne fal bakmak için.”

                                                      – Mehmet Akif ERSOY

   Bu sebeple, sadece cenaze zamanlarında değil, Müslümanların günlük yaşamlarında da ve anlayacağı şekilde Kuran’ı Kerimi okumaya, anlamaya ihtiyacı vardır.

                      “Andolsun biz Kuran’ı düşünüp öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mu?” (54/Kamer 22)

İnsanlar İslam’ı kaynağından öğrenemeyince, doğru zannederek dini belirli kişilerin yorum ve çarpıtmalarından öğrenebiliyorlar. İnsanlar İslam’ı, haramı, helali Kuran’dan değil de dini hiç araştırmamış kişilerden kulaktan dolma bilgilerle veya yücelik atfettikleri bazı kişilerden öğrendiklerinde, dinin sınırlarını keyiflerine göre belirleyen kişilerin sözlerini Allah’tan diye düşünüp bu insanların emre hazır askeri olabilmektedirler.

 “Kendilerine yardım edilir ümidiyle Allah’tan başka ilahlar edindiler. Oysaki, o ilahlar bunlara yardım edemezler. Tam aksine, bunlar, o ilahlar için hazır kıta asker durumundadır.”                                                                                                                                                                   (36/Yasin 74)

   Belirli kişilere mutlak itaati esas alan din algısı içerisinde, rasyonel ve ahlaki referanslardan uzak bir din, yalıtılmış ve fantastik bir dünya algısı geliştiren insanlar, akıllarını bir kenara bırakabilmekte, öyle ki şiddete destek olur konuma gelebilmektedirler. “Andolsun biz Kuran’ı düşünüp öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mu?”(54/Kamer 22)

 “Her şeyin mülkiyeti elinde olan Allah, bütün noksanlıklardan uzaktır. Siz yalnız O’na döndürüleceksiniz.” 36/Yasin 83)

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir