Takım tutar gibi fikir tutmak…

Bir fikri ya da düşünceyi, bilgi sahibi olmadan kabul etmekle, bilgi sahibi olmadan reddetmek arasında hiç bir fark yoktur. Savunduğunuz ya da reddettiğiniz fikirler hakkında yeterli bilgi sahibi misiniz? Yoksa sırf, çevreniz, yakın gördükleriniz ya da çoğunluk öyle düşünüyor diye mi kabulünüz ya da reddiniz? Takım tutar gibi mi fikir tutuyorsunuz?

Takım tutar gibi fikir tutanlar;

  • Ön yargılı olur: Çünkü kararı/yargısı önceden bellidir. Sahip olduğu fikirleri, düşünmeden ve kritik etmeden kopya yoluyla edinmiştir.
  • Özgür ve özgün düşünemez: Ait olduğu kalabalığın etkisinde kalır. Özgürce sorgulayamaz ve tartışamaz. Kendine özgü fikirleri ve çözüm önerileri yoktur.
  • Hep kendinden beklenileni yapar: Bir olay olduğunda, neyi savunacağı önceden bellidir.
  • Şaşırtmaz: Dolayısıyla şaşırtmaz…
  • Olaylara farklı tarafından bakamaz: Çünkü bir olayı her açıdan incelemek, bazı konularda karşı tarafa hak vermeyi ve ait olduğu çevreyi eleştirmeyi gerektirir. Bunu göze alamaz. Çünkü gol atmak ve gol yemek üzerine bir anlayışı vardır. Zaman zaman karşı tarafa hak vermeyi, “gol yemek” olarak nitelendirir. Oysa mutlaka gol atmalı ve kendi takımı kazanmalıdır.
  • Taklitten öteye geçemez: Fikirlerini çoğunlukla taklit yoluyla elde eder. Bir konuda nasıl düşündüğünü anlamak için, ait olduğu kalabalığın nasıl düşündüğüne bakmak yeterlidir.
  • Bol bahane getirir: Her durumda, belli bir çevrenin görüşünü dillendirecekseniz, onların yanlışları karşısında ne yapacaksınız? Tek ihtimal var, bol bol bahane getirmek… Her türlü yanlışa bahane getirmek mümkündür. Bir bahanenin geçerli olabilmesi için, onun tek seçenek olması gerekir. Ya da uygulanabilecek ondan daha doğru bir seçeneğin bulunmaması gerekir. Eğer o şartlar altında yapılabilecek daha doğru bir seçenek varsa, sonrasında getirilecek bütün bahaneler geçersizdir.
  • İnsanlığa yararlı, yeni, alternatif çözümler ortaya koyamaz: Sorunları çözücü, alternatifler ortaya koyarak gerginlikleri azaltıcı değil çatışmayı büyütücü çıkışlar yapar. Alternatif çözümler üreterek sorunları çözmek, berabere kalmaktır onlar için. Oysa onlar gol atmak ve kazanmak isterler. Hakkın ortaya çıkmasındansa kimin gol attığı daha önemlidir.
  • İlke merkezli değil, kişi merkezli hareket eder: İlke merkezli kişiler, çevrelerinde olup bitenleri, sahip oldukları ilkeler çerçevesinde değerlendirirler. İlkeleri gereği bazen bazı kişilere hak verebilirler ve yine ilkeleri gereği bazen de o kişilerden farklı düşünebilirler. Ortaya atılan bir bilgi doğru ise, kim derse desin arkasında dururlar. Yanlış ise en yakın arkadaşı dahi söylemiş olsa kabul etmezler. Düşüncelerinin kaynağında kişiler değil ilkeler vardır. Dolayısıyla bunlar, takım tutar gibi fikir tutmazlar. Kişi merkezli insanlar ise, merkeze aldıkları kişilerin dümeninde giderler. Belirli ilkeleri yoktur. Bir sözü, biri söylediğinde reddederken, sonradan aynı sözü başka biri söylediğinde savunabilirler. Çünkü onlar için verilen mesajdan çok, kimin söylediği daha önemlidir. Takım tutar gibi fikir tutarlar.

Konuyla ilgili ayetler

İsra 36: “Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.”

Maide 8: “Ey iman edenler, adil şahitler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır…”

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir