Ev Sahibi – Misafir Farkı

EV SAHİBİ – MİSAFİR FARKI

Ev sahibi, kendi ev halkına, evine ve yurduna aittir; o, ev halkıyla, birbirlerine olan aidiyet duygusuyla yaşar. Ev halkı da, kendisi de orada kalıcı olduğu için bütün işlerini buna göre yapar ve düzenler. Ev sahibi, canı sıkılınca çekip gitme lüksüne sahip değildir. Beğense de, beğenmese de, o evle, o ev halkıyla, o komşularla, o coğrafyayla o ülkede yaşar, yaşamaya mecburdur. Çünkü o, sorumlu bir insandır. Yalnızca kendisinden değil, ait olduğu herkesten ve her şeyden sorumlu…

Oysa çoğu misafir veya kiracı, kendisini kaldığı yere ait görmez, orası ihtiyaçtan dolayı uğrak yeridir, ilişkileri de buna göredir. İşi bitince yoluna devam eder. Onun yapma, onarma ve geliştirme gibi bir görevi yoktur. Kaldığı yer keyifli ise, kalış süresini uzatır. Sıkıldığı an, bir an önce uzaklaşmak ister. Bir yere ait olmadığı için, ilişkileri ve aklı keyif alacağı yerdedir. O yüzden kafasındaki valizi/bagajı hep hazırdır.

Aklı başka yerde olanlar, misafirlik duygusuyla yaşar, misafir gibi davranırlar.

 

Tatilde iken ilişkilerinizi düşünün…

İnsan ilişkilerinizi, komşuluğunuzu…

Oturduğunuz evi sahiplenmenizi…

Mahalleyi sahiplenmenizi…

Ülkeyi sahiplenmenizi…

 

Bir de ülkenin tek sahibi olarak kendilerini görenler var.

Misafire bile rızaları yok.

Yedi ceddinizle, bu topraklarda, doğsanız da, büyüseniz de, onlar, bu toprakların tek sahibi!

Kısaca kardeşler arasında arsaya tek başına konmak isteyen zorba gibi!

Talana ve yağmaya alışmış olanlar, ötekileştirmeden, onurluca birlikte yaşamaya rıza göstermezler.

Hamaset nutukları atar; akla hayale gelmeyen şeyleri kara çalarlar.

En kolay harcama yöntemi, muhatabını hainlikle suçlamaktır.

Düşünmeyi, sorgulamayı, hak ve adaleti göz ardı edenleri en başat özelliğidir bu.

Kendileri her şeyin sahibi olsun diye yüzyıllardır aynı coğrafyada yaşayan insanları yurtlarından kovmak için her türlü yolu kullanırlar.

Yeter ki herkes onların uydusu olsun!

Mekke’nin tek sahibidir onlar, Medine’ye gitseniz de sizi oradan da kovmak isterler.

Nebi (as) ile yaptıkları savaşlar, azgın zorbaların ve onların şürekâsının işiydi

 

Sahi,

Mal sahibi, mülk sahibi?

Hani bunun ilk sahibi?

Mal da gerçek, mülk de gerçek?

Gerçekleşmeyecek olan şey, zorbaların hayalleri!

 

Ev sahibinin mi, misafirin mi dostluğu daha sahicidir?

Hangisi daha kalıcı dostluk kurmak ister?

Hangisi kolayca her şeyi harcar?

Harcarsanız harcanırsız.

You may also like...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir