Dinde GruplaÅŸmalar
DİNDE GRUPLAŞMALAR ÜZERİNE
DoÄŸrusu herkes bir yol tutmuÅŸ gidiyor. Kimine göre en önemli konu bilgidir, dinden söz edince, aklına bilgi geliyor. Kimine göre en önemli konu inançtır, dinden söz edince, aklına inanç geliyor. Kimine göre en önemli konu ibadettir, dinden söz edince ibadetler aklına geliyor. Kimine göre en önemli konu kaderdir, dinden söz edince kader aklına geliyor. Kimine göre en önemli konu 19’dur, dinden söz edince 19 aklına geliyor.
Kimine göre en önemli konu hadistir, dinden söz edince hadis aklına geliyor. Kimine göre en önemli şey, ait olduğu mezhep veya cemaattir. Kimine göre en önemli konu namazdır, dinden söz edince namaz aklına geliyor. Kimine göre en önemli konu namaz karşıtlığıdır, dinden söz edince namaz karşıtlığı aklına geliyor. Bunlar çoğaltılabilir. Temel haklar (din) konusunda, ilkesel ayrışmalar ve gruplaşmalar (tefrika), Kitap’ta da ağır biçimde mahkum edilmiştir. (Bkz. Al-i İmran, 3/103-105; En’am, 6/159; Rum, 30/30-32)
Dini bilgi ve inançta, vahyin önceliklerine göre bir öncelik sıralaması yapılmayınca, yanlış iliklenen ilk düğme gibi diğer başlıklar da yanlış geliyor; yanlış giriş, yanlış gelişme yanlış sonuçla noktalanıyor.
Tüm bu tercihler de durup dururken olmuyor. Bilginin paylaşıldığı ortamlar kalbur gibidir. Kalbur sallandıkça herkes çapına uygun delikten kendi düşüncesine, arzularına, eÄŸilimlerine, tercih ve tepkilerine, yaÅŸadığı çevreye, mizacına uygun kutuda kendine yer buluyor. Her kutu, kendi fanlarının fanatikliÄŸine göre derinliÄŸe ve geniÅŸliÄŸe sahiptir. En fanatik olanlar diÄŸer kutuları göremedikleri, görmek istemedikleri için, tek yaÅŸam alanının kendi kutuları olduÄŸunu sanıyor. Herkes, kendi kutusundaki kutu arkadaÅŸlarıyla eÄŸleniyor. Oynuyor, zıplıyor, çılgına dönüyor. Ne kadar zıplarsa zıplasın asla diÄŸer kutuları göremiyor. Çünkü pek çoÄŸu içmeden sarhoÅŸ olmuÅŸ durumda… DoÄŸal olarak gerçeÄŸi göremiyor. Sürü psikolojiyle yaÅŸayan pek çoÄŸu, “Hayır, ben sürü deÄŸilim; ben de, ben de…” diyerek övünüyor.
Oysa sürü olmamak için çok çalışmak, çok yönlü okumak, dürüst ve adil olmak, dar kalıplardan kurtulup evrensel bakabilmek, empati kurmak, bilimsel yöntemleri kullanmak (doğru bir metodolojiye/ doğru bir usule sahip olmak), objektif olmak ve bağımsız kişilik sahibi olmak gerekiyor.
Öncelikler nedir, ne olmalıdır?
Kur’an’ın öncelik verdiÄŸi konular, Allah’ın öncelik verdiÄŸi konulardır. İşte bunlardan birincisi, hiç kimseyi ve hiçbir ÅŸeyi putlaÅŸtırmamaktır. Kısaca içtenlikle ve güçlü bir duruÅŸla LÂ (Hayır) diyebilmektir.
Kendilerini yüceltenlere, haşa, Allah gibi muamele görmek isteyenlere, Allah’ın özelliklerine ve yetkilerine paydaş olmak isteyenlere LÂ diyebilmektir. Tüm kula kulluk eğilimleri karşısında net ve güçlü şekilde LÂ diyebilmektir.
Öncelikli konulardan ikincisi de kula kul olmanın zeminini hazırlayan bazı sınırların çiÄŸnenmemesidir. Bu sınırları çiÄŸnemek ya da sınırları zorlamak, insanların temel haklarını askıya alarak onları kendine kul yapmaktır. Çünkü o, sınırlar; birilerinin evidir, emeÄŸidir, onurudur, hakkıdır. Allah’a raÄŸmen insanların önüne haksız ve hadsiz sınırlar koyanlar, Allah demediÄŸi halde birÅŸeyleri haksız yere haramlaÅŸtıranlar diÄŸer yandan gerçekten Allah’ın bildirdiÄŸi haramları ise helal göstererek meÅŸrulaÅŸtırırlar. İşte bu yüzden, Allah ile benzer rolü ve yetkiyi paylaÅŸma arzusu Kur’an açısından en öncelikli sorundur. Çünkü keyfi sınırlamalar ve sınırları zorlamalar, birilerinin huzurunu, tadını ve tuzunu kaçırıyor. Allah’ın helal ve meÅŸru kıldığı rızıkları, durumları, imkânları haramlaÅŸtırmak; Allah’ın haram kıldığı öldürmeyi, çalmayı, haksızlığı ve zorbalığı helal ve meÅŸru görmek, hem haddini aÅŸmak, hem de insanların hakkını ve hukukunu çiÄŸnemektir; ocakları söndürmek, insanları kana ve gözyaşına boÄŸmaktır.
Şirk, Allah’tan rol çalmak, insanlar üzerinde hegemonya kurmak, hak hukuk tanımamaktır. Düşünmek ve sorgulamak yerine, koşulsuz bağlılığı esas almak, Allah’ın özgür yarattığı insanı, birilerine kul köle konumuna düşürmektir; imtiyazlı bir sınıf yaratmaktır.
Allah’ın din gönderme sebebi, insanların kula kulluk etmemesi ve sorunlarının (ihtilaflarının), hak ve adalet ilkesine uygun biçimde çözülebilmesi bu sayede sorumlu davranmayı ve merhameti, dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan bir hayatı egemen kılmaktır.
Â
Turgut Çiftçi
Turgut Çiftçi son yazıları (Hepsini Gör)
- Akıl – Duygu Bütünlüğü - 04 Aralık 2020
- Din ve Büyü –Bilgi ve Güç - 02 Kasım 2020
- Dinde Gruplaşmalar - 14 Eylül 2020